Sayfalar

17 Aralık 2010 Cuma

Tarçınlı Peynirli Pirinç Köftesi

Bu tarifin lezzetini anlatmak için "Meleğim bayıldı ve bir oturuşta 4 tane birden yedi" desem yeterli olur herhalde. Bu tarifi benzerlerinden ayıran ve bana ait kılan en önemli husus baharatlar. Tarçın konusunda dikkatli olmanızı ve ölçüyü pek aşmamanızı salık veririm. Aroması kuvvetli bir baharat olduğundan girdiği yemeğin tadını vezir de edebilir rezil de. Eğer kuzunuz tarçından hoşlanmıyorsa hiç koymayabilirsiniz. Tarçınsız da lezzetli olan bu pratik ve besleyici tarifi soğuk yemek te mümkün üstelik!
Malzemeler: 1 yumurta, 1 su bardağı pirinç, 10 gr. rendelenmiş beyaz peynir, ½ su bardağı kuru ekmek içi, zeytinyağı, ½ silme çay kaşığı tarçın, ½ çay kaşığı kuru nane, 1 çimdik kimyon, tuz
Yapılışı: Önce 1 su bardağı pirinci 2 su bardağı suda haşlayın. Pirinçler pilavdaki gibi diri olmamalı, çok iyi yumuşamalı. Yumurtayı çırpıp haşlanmış ve ılınmış pirinç, ekmek içi ve rendelenmiş peynirle karıştırın. Elinizle bu karışımdan ufak parçalar alıp köfte şeklini verin. Zeytinyağını kızdırıp köfteleri her iki tarafı da kızarıncaya kadar kızartın. Süzüp marulla birlikte sıcak servis yapın. Afiyet olsun!

11 Aralık 2010 Cumartesi

Soğan Çorbası

Aslen Fransız mutfağına aittir ve ben bayılırım bu çorbaya. Turizm sektöründe çalışmaya başladığım ilk yıl Paris’e gitmiştim ve bu çorbayı ilk defa Sacré Coeur’ün yakınlarında küçücük bir restoda içmiştim. Açık söyleyeyim bir daha da öylesini içmedim, Paris’e sonraki gidişlerimde bile. Belki de ilk kez orijinalini içtiğim için tadı damağımda kaldı. Bu tarif biraz Türk versiyonu gibi gelir bana ve elbette bu hali de çok lezzetlidir çorbanın. Tarif büyük çorba kaseleriyle 4 kişilik.
Malzemeler: ½ kg. kuru soğan, 4 su bardağı et suyu veya su, ¾ çay bardağı ayçiçek yağı, 2 silme yemek kaşığı un, tuz, karabiber, nane.
Yapılışı: Soğanları sıvıyağda ve kısık ateşte sıklıkla karıştırarak sarartın. Unu ekleyin ve kokusu çıkana kadar kavurun. Et suyu veya suyu azar azar ekleyip karıştırın. Baharatları ağız tadınıza uygun miktarlarda ekleyip 20-25 dakika kadar kaynatın. Üzerine kıtır ekmek koyarak veya taze kaşar rendeleyerek servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!

7 Aralık 2010 Salı

Zeytinyağlı Pazı

Çorba yapmak amacıyla topu topu yarım kilo pazı almıştım ama evde iki çeşit çorba olup hiç zeytinyağlı yemek olmadığını hatırlayınca fikir değiştirdim. Doğal olarak az oldu,  fotoğrafta gördüğünüz kadar. Biz ailecek ıspanağın ağızda bıraktığı o metal tadından hiç hoşlanmadığımız için ıspanak yerine pazı yiyoruz. Ben genelde 1 kg. pazıya 1 çay bardağı pirinç koyarım. Meleğim pirinçli her şeyi çok sevdiğinden pirinç miktarını bu sefer biraz fazla tuttum.
Malzemeler: ½ kg. pazı, 1 çay bardağından yarım parmak eksik pirinç, 1 orta boy kuru soğan, zeytinyağı, 1 silme çay kaşığı toz şeker, 1 silme çay kaşığı tuz.
Yapılışı: Tencereye zeytinyağını koyun. İnce doğradığınız soğanları zeytinyağında sarartın. Önce pazıların saplarını ince ince doğrayıp soğana ekleyin. Saplar biraz yumuşayınca doğranmış pazı yapraklarını ekleyin. 1 silme çay kaşığı toz şeker ve tuzu ilave edin. Yıkanmış pirinçleri pazıların üstüne yayın ve üstünü örtecek kadar su ekleyip kaynayıncaya kadar yüksek ateşte kaynar kaynamaz da kısık ateşte pirinçler yumuşayıncaya kadar pişirin. Afiyet olsun!

3 Aralık 2010 Cuma

Patatesli Çörek

Bu tarif yaklaşık 5 yıl önce Hürriyet Gazetesi’nin yurtdışı baskısında verilen Sahrap Soysal ile Ziyafet ekinin 27. sayısından. Ama herhalde aynı ya da farklı bir isimle bir kaç kez Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır:)
Yapımı biraz zormuş gibi görünse de gayet kolay ve hakikaten uzun süre dayanıyor. Tarif 6 kişilik.
Malzemeler: 1 su bardağı ılık su, 1 su bardağı sıvıyağ, 1 tatlı kaşığı sirke, 1 tatlı kaşığı toz şeker, 1 çay kaşığı tuz, 1 paket kabartma tozu, 4 su bardağı un
Harcı için malzemeler: 4 adet orta boy haşlanmış patates, 1 adet orta boy kuru soğan, 1 çay kaşığı tuz, karabiber
Üzeri için: 2 adet yumurta, 3 yemek kaşığı galeta unu
Yapılışı: Ilık su, sıvıyağ ve sirkeyi derin bir kapta çatalla çırpın. Üzerine toz şeker, tuz ve kabartma tozunu ekleyin. Unu azar azar ilave ederek kulak memesinden biraz daha sert ve ele yapışmayan bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Hamuru oda sıcaklığında 15-20 dakika dinlendirin. Hamurdan kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp ellerinizin arasında çay tabağı büyüklüğünde açın. Harcı için: Rendelenmiş patates ve soğanı, tuzu ve karabiberi bir kasede karıştırın. Çay tabağı büyüklüğündeki hamurların içine patatesli harçtan birer yemek kaşığı koyarak uçlarını birleştirin ve kapatın. Üzerlerine hafifçe bastırarak yassılaştırın. Hazırladığınız çörekleri önce çırpılmış yumurtaya sonra galeta ununa bulayarak yağlanmış fırın tepsisine aralıklı olarak yerleştirin. Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında 30-35 dakika üzerleri kızarıncaya kadar pişirip çıkarın. Afiyet olsun!

28 Kasım 2010 Pazar

Haftanın Menüsü - 7

Aslında geçtiğimiz haftalarda da menü hazırlamıştım kendime ama araya bayram girince hem bir kısmını uygulayamadım hem de bloga yazamadım. Her akşam yemeğe uygun bir salata olmasına rağmen haftanın menüsüne -eğer çok özel bir salata değilse- salataları yazmıyorum. Çünkü genelde son dakikada karar veriyorum ne yapacağıma. İşte bu haftanın menüsü:
Pazartesi: Körili Mercimek Çorbası – Köfte – Portakal Soslu Zeytinyağlı Kereviz
Salı: Balkabağı Çorbası – Izgara Tavuk – Portakal Soslu Zeytinyağlı Kereviz
Çarşamba: Bademli Brokoli Kavurması - Sebzeli Sulu Köfte –Noddle veya Erişte
Perşembe: Soslu Balık - Fırında Patates
Cuma: Dereotlu Kabak Çorbası – Etli Ayva Yemeği – Pilav
Cumartesi: Tahinli Havuç Çorbası – Nohutlu Tavuk Köftesi – Zeytinyağlı Fasulye
Pazar: Soslu veya Kıymalı Makarna
Afiyet olsun!

27 Kasım 2010 Cumartesi

Neslihan’ın Kabaklı Keki

Aylardır Neslihan’dan almayı sürekli unuttuğum kabaklı kek tarifi var ya, Selin’in doğum gününde de yapıp getirmişti hani. İşte bu tarif, o tarif. Bize geldiklerinde nihayet eline bir kağıt kalem tutuşturuverdim. Sağolsun hemen yazıverdi. Gerçi ben bloga hemen yazamadım, o ayrı. Hadi bakalım, doğru mutfağa! Bu kadar kolay ve çocuklar için besleyici bir tarif bulmuşken bu hafta sonu yapmamak olmaz.
Malzemeler: 3 küçük boy kabak, 3 küçük boy patates, 4 yumurta, ½ su bardağı yoğurt, ½ su bardağı zeytinyağı, 2 su bardağı un, 1 paket kabartma tozu, bir avuç ince rendelenmiş dereotu, 1 avuç rendelenmiş beyaz peynir.
Yapılışı: Derince bir kabın içinde yumurta, yoğurt ve zeytinyağını tahta kaşıkla karıştırın. Üzerine, unu, kabartma tozunu ekleyin. Son olarak, çiğden minik minik doğranmış patates ve kabakları, beyaz peyniri ve dereotunu ekleyip hafifçe karıştırın. Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında 30 dakika pişirin. Afiyet olsun!

1 Kasım 2010 Pazartesi

Haftanın Menüsü - 6

Geçen hafta Pratik Anne, "Anne ve Babalar için Zaman Planlaması" başlıklı yazısında haftanın menüsünü önceden belirlemenin faidelerini yazınca geçen sene bu yöntemi uyguladığım dönemlerde ne kadar rahat ettiğimi hatırladım ve tekrar bu yöntemi uygulamaya karar verdim. Neden bırakmışım acaba, bilemedim. Alışverişi cumartesi günü alelacele yaptığımdan bu sefer menüye göre malzeme almadım ve yemekleri birbirine uydurmak için dün gece epey vakit harcadım. Haftaya önce menüyü yapıp ona göre malzeme alacağım. İşte bu haftanın menüsü...
Pazartesi: Mercimek Çorbası, Cızbız Köfte, Zeytinyağlı Pazı
Salı: Şehriyeli Tavuk Suyu Çorbası, Yufkaya Sarılı Domates soslu Tavuk Yemeği, Dereotlu Havuç Salatası
Çarşamba: Balkabağı Çorbası, Kırmızı Biberli Biftek, Fırında Patates, Nar Ekşili Roka Salatası
Perşembe: Pırasa Çorbası, Domates Soslu Tavuk But (drumstick), Pilav
Cuma: Fırında Balık, Patates Salatası
Cumartesi: Tarhana Çorbası, Fırında Sebzeli Köfte, Portakal Soslu Brokoli Salatası
Pazar: Kuru Domatesli Tavuklu Makarna, Yeşil Salata

4 Ekim 2010 Pazartesi

Kışa Hazırlık

Bu sene kış hazırlıklarına Ayvalık’tan döner dönmez başladım. Geçen seneki hazırlığım sadece frambuaz ve domatesle sınırlı kalmıştı ama pratik anne’nin bir yazısında önerdiği şeyi yaparak domatesin kabuklarından dahi yararlanmıştım. Bu sefer frambuaz ve domatese, barbunya, taze fasulye, kırmızı biber, şeftali ve mürdüm eriği pürelerini de ekledim. Nasıl yaptığımı da (nihayet!) bu hafta sonu yazdım. Hepsi için büyüklü küçüklü ama mutlaka kilitli buzdolabı poşetlerinden kullandım. Poşete koyunca içlerindeki havayı bir pipet yardımıyla boşalttım.
Domates: Pişmiş ve pişmemiş olarak iki şekilde de hazırladım. Yaklaşık 6 kilo domatesin kabuklarını soyup rondoda gayet iri bırakarak çektim. Tencereye koyup ilk kaynamadan sonra çok kısık ateşte en az 1 saat pişirdim. Pişirmeye başladıktan 45 dakika sonra bir silme yemek kaşığı tuz ve ½ çay bardağı zeytinyağı koydum. Tencerenin altını kapatınca temiz ve kuru kavanozlara sıcak sıcak doldurup yeni kapaklarla kapatıp havası alınmış olsun diye ters çevirip tepsi içinde beklettim. Ertesi sabah kavanozları çevirip buzdolabına kaldırdım. Geçen sene kavanozlara boşaltırken bir kavanoza sarımsak, diğerine kekik bir diğerine biberiye koymuştum. Bu sene hiç bir şey koymadım.
Pişmeden yaptıklarımı ise –ki yaklaşık 8-9 kiloydu- üçe ayırdım. Önce yine bütün domateslerin kabuklarını derin bir tencerenin içinde soydum. Kabukları ayrı bir tasta biriktirdim. 4-5 parçaya böldüğüm domatesleri poşetlere koydum, kaldırdım. Diğer yöntem, domatesleri yine rondoda irice çektim ve buz kalıplarına koyup dondurdum. Son olarak derin bir tasta biriktirdiğim domates kabuklarını iyice ezip suyunu çıkardım. Domatesleri keserken akan sularıyla birlikte buz poşetlerine koyup buzluğa kaldırdım. Böylece domates suyu da hazırlamış oldum.
Bu hazırlık sürecinde, sevgili kayınpederimin 2 sene önce Brüksel’deyken yemek yapmayı seviyorum diye alıp bana hediye ettiği domates soyucusu, mutfağımın en faideli aletleri listesinde bir numaraya yükseldi:) Geçen seneki domates hazırlığı sırasında domates kabuklarını ezmeden fırında kurutup rondoda iricene çekmiştim. Kış boyunca bazı salataların üzerine serperek kullandım. Aile bireylerinin çok çok beğenmemesi üzerine bu kadar zahmete değmeyeceğini düşünerek bu sene yapmaktan vazgeçtim.
Barbunya: Ayıkladım ve yıkamadan poşetlere doldurup buzluğa kaldırdım.
Taze Fasulye: Önce güzelcene yıkayıp kılçıklarını ayıkladım ve kestim. Domatesle biraz zeytinyağında 7-8 dakika kadar soteledim. Soğuyunca poşetlere koydum. Pişirmek istediğiniz zaman soğanı zeytinyağında sarartıp donuk haldeyken tencereye koyabilir, üzerine gerekiyorsa biraz daha domates ekleyip kısa sürede pişirebilirsiniz.
Kırmızı Biber: İki şekilde saklıyorum. Önce sağlam olanlarını ayırıp çekirdeklerini ayıkladım. İçlerini yıkayıp temiz bir kurulama bezinin üzerine ters çevirip içlerinin de kurumasını sağladım. Sonra iki ya da üç biberi iç içe geçirdim ve her defasında kaç dolma pişireceksem o kadarını poşetlere yerleştirdim. Dolma yapmak istediğinizde önce dolmanın içini hazırlayın ve biberleri buzluktan çıkarınca çözülmesini beklemeden hemen içini doldurup pişirin. Çözdürüp yapıldığında kırmızı biberlerin tadı bozulabiliyor. Dondurucudan çıkardıktan 4-5 saniye sonra donuk biberleri şöyle hafifçe çevirin, hemen birbirlerinden ayrılırlar. Kalan sağlam biberleri fırında közledim, soydum ve porsiyonlar halinde poşetlere koyup kaldım. Dolma yapmaya uygun olmayanları ince ince yemeklik doğradım ve yine poşetlere koydum.
Frambuaz: Yıkayıp kağıt havluların üzerinde kuruttum ve poşetlere koyup buzluğa kaldırdım.
Şeftali Püresi: Şeftalileri soyup doğradım ve yine irice rondodan geçirdim. Eğer şeftaliler yumuşaksa çatalla da ezebilirsiniz. Ezilmiş şeftalileri buz kalıplarına koyup dondurdum. Sonra da poşetlere koydum.
Mürdüm eriği püresi: Mürdüm eriklerini sıcak suda bir kaç saniye tutup kabuklarını soydum, çekirdeklerini çıkarttım. Rondodan geçirip tencereye boşalttım. Çok kısık ateşte altının tutmamasına dikkat ederek ve sıklıkla karıştırarak bir taşım kaynattım. Ilınınca buz kalıplarına koyup dondurdum ve kilitli buzdolabı poşetlerinde saklamak üzere buzluğa kaldırdım.
Frambuazları, şeftali ve mürdüm eriği pürelerini yemek için değil daha ziyade pasta ve keklerde kullanmak ya da meyveli buzlu yoğurt yapmak için hazırladım. Tarifler mi? Yapınca fotoğraflarını çekip hemen yazacağım, SÖZ!

15 Ağustos 2010 Pazar

Zeytinyağlı Bamya

Ayvalık’a vardığımızda ilk yaptığımız şeylerden biri Cunda’daki meşhur Lal Girit Mutfağı’nda bir akşam yemeği yemektir. Bu sene de aynı şeyi yaptık. Selin biraz daha büyümüş olduğu ve artık hemen hemen her şeyi yiyebildiği için önceden özel bir şeyler istememize gerek kalmadı. Benim sebze düşkünü kızım, Lal’in sahibesi Emine Hanım “Ne yiyeceksin? Seç bakalım!” deyince, evde hiç yemediği için merak etmiş olacak ki bamyayı seçti. Yarım porsiyon bamyayı bizim mezelerimiz gelene kadar afiyetle götürdü ve bana dönüp “bunu çok sebdim anne” dedi. Ne ben ne de Teoman yıllarca bamya yemesek özlemeyiz ama önümüze konulunca afiyetle yeriz. Fakat kızımız çok sevdiğini söyleyince akan sular durdu tabii ve pazara gidilip hemen bamya alındı. Aşağıdaki bamya tarifi herhalde herkesin bildiği bir tariftir ama benim için önemi hayatımda ilk defa zeytinyağlı bamya pişirmiş olmamdır. Diğer zeytinyağlıları nasıl yapıyorsam aynen öyle yaptım. Tek farkı bamyaları sirkeli suda 10 dakika kadar bekletip yıkadım ve pişirirken 1 limon suyu ekledim. Bir de bamyaların baş kısmını çevirerek soymak yerine kestim. Tarif 6 kişilik
Malzemeler: 650 gr. bamya (pazarcının elinde bu kadar kalmıştı), 4-5 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 büyük soğan, 2 orta boy sulu domates, 2 yemek kaşığı sirke, 1 limonun suyu, 1 silme tatlı kaşığı tuz ve toz şeker.
Yapılışı: Soğanları incecik doğrayıp zeytinyağında biraz sarartın. Sirkeli suda 10 dakika bekletip bolca yıkadığınız bamyaları ekleyin. Üzerine küçük küçük doğradığınız kabuğu çıkartılmış domatesleri, 1 limonun suyunu, tuz ve şekeri ilave edip 1 çay bardağı kadar sıcak su koyun. Kaynamaya başlayınca en kısık ateşe alın, bamyalar yumuşayıncaya kadar pişirin. Afiyet olsun!

2 Temmuz 2010 Cuma

Aysun’un Lavaşlı Pizzası

Bu pratik pizzayı sevgili arkadaşım Aysun Erdil’den öğrendim. Epey zamandır da sırada bekliyordu. Hep bir hafta sonu öncesine denk getirmeye çalıştım durdum. Kısmet bu güne imiş! Bu pratik pizzayı pazar günleri ister sabah kahvaltısında isterseniz geciken öğle yemeği niyetiyle akşam üzeri çayın yanına yapabilirsiniz. Eğer evinizde lavaş ekmeği bulunduruyorsanız aniden gelen misafirler için de pratik bir ikram olabilir. Sosis, salam, sucuk miktarlarını bilhassa vermedim. Misal bizim evde sucuk, salam pek yenmez ama sosis her zaman vardır. Ben fotoğrafta da gördüğünüz üzere sadece sosis kullanıyorum ve kendime az sosisli yapıyorum. Herkesin şarküteri ürünlerine düşkünlüğü farklı. Elbette, miktarlarını kendi ağız tadınıza göre ayarlamanız mümkün. Bunların yanısıra pizzanızı çekirdeği çıkarılmış siyah veya yeşil zeytinle de zenginleştirebilirsiniz. Her bir lavaş çok ama çok kısık ateşte yaklaşık 4-5 dakikada pişiyor. Yalnız dikkatiniz çekerim, zeytinlere 4-5 dakika yetmeyebilir ve biraz diri kalabilirler.
Malzemeler: 4 adet 22 cm.lik lavaş ekmeği, 4 adet büyük ve sulu rendelenmiş domates, 1 yemek kaşığı kekik, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 10-12 yemek kaşığı rendelenmiş taze kaşar peyniri, tuz, dilediğiniz miktarda sosis, sucuk, salam.
Yapılışı: Büyükçene bir kasede rendelenmiş domatesleri, zeytinyağını, kekiği ve tuzu karıştırın. Tavaya lavaş ekmeğini yerleştirin. Her bir lavaşın üzerine bu karışımdan 2-3 kaç kaşık koyup güzelce yayın. Lavaşın her tarafı bu karışımla ıslanmalı. Üzerine her lavaş ekmeğine en az 2-2,5 kaşık olacak şekilde rendelenmiş kaşar peyniri serpin ve en üstüne sosis, sucuk, salam koyun. Tavanın üzerini bir kapakla kapatın ve ocağın altını yakıp en kısık ateşte kaşar peynirler eriyip sosis, sucuk, salam yumuşayıncaya kadar pişirin. Afiyet olsun!

24 Haziran 2010 Perşembe

Buğday Salatası

Bu salatayı buzluğun dibinde unuttuğum haşlanmış buğdayları görünce hemen iki dakikada uyduruvermiştim, yaklaşık iki ay önce. Açıkçası, buğdaylar çözüldükten sonra herhalde yenemez haldedirler diyerek, pek ümitsizce karıştırdım malzemeleri. Dolapta yeşillik namına sadece roka bulabildim, koydum. Bir de ben nar ekşisini çok sevdiğimden her şeye fazla fazla koyarım ama size önerim, 1 kaşıkla başlayıp damak tadınıza göre miktarı ayarlamanız. Fındık turp da salatanın olmazsa olmazı değil elbet. Tarif 3-4 kişilik.
Malzemeler: 1 su bardağı haşlanmış buğday, 1 adet orta büyüklükte rendelenmiş veya jülyen doğranmış domates, 1 demet incecik doğranmış roka, 3-4 tane fındık turp, 2 dolu çorba kaşığı nar ekşisi, zeytinyağı, bir çimdik tuz
Yapılışı: Haşlanmış buğdayları karıştırma kabına alın. Üzerine incecik doğranmış rokayı ve domatesleri ilave edin. Nar ekşisi, zeytinyağı ve tuz ekleyip karıştırın. Üzerini de fındık turpla süsleyin. Afiyet olsun!

9 Haziran 2010 Çarşamba

Cevizli Ekmek

Bugün nihayet uzun zamandır istediğim bir şeyi yapıp ekmek tarifi vereceğim. Bu tarifi Brüksel Fnac’ta, Avrupalı şefler arasında ekmek yapımıyla ünlü genç şeflerden Gontran Cherrier’in, Hachette Pratique – Petits Pratiques Serisi’nden çıkan "25 Recettes de Pain" kitabını incelerken önce hafızama sonra Fnac’ın kafesinde kahve içerken defterime not ettim:) Böyle not ettiğim iki tarif daha var ve yaptıkça onları da bloga yazacağım. Bu tarif bildiğimiz Cevizli Ekmek. Ben tabii yine duramadım ve orijinal tarifte tamamen beyaz un kullanılmış olmasına rağmen yarısını tam buğday unundan koydum. Orijinal tarifte kahve kaşığı diye geçen ölçü, bizim çay kaşığımızla tatlı kaşığı arası. Silme tatlı kaşığı da denebilir. Bir de tam buğday unu kullandığım için mayayı silme değil normal tatlı kaşığı kadar koydum. Makineden çıkan ekmeklerin neredeyse yarısı kadar oldu. Sanırım tam buğday unu yüzünden ama sonuç çok başarılıydı. Ekmeğin yarısı sofraya gelmeden Meleğim tarafından bitirildi. Resimde gördüğünüz kadar bir miktarı fotoğraf için ancak kaçırabildim. Afiyet olsun!
Malzemeler: 240 ml. su, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 kahve kaşığı tuz, 60 gr. iri çekilmiş ceviz, 350 gr. un, 2 kahve kaşığı maya.
Yapılışı: Ekmek makinesine önce sıvı malzemeleri, sonra tuzu, en son olarak unu ve toz mayayı koyun. Makinenin normal tuşuna basın. 15. dakikada cevizi ekleyin.

3 Haziran 2010 Perşembe

Küçük Mutfak Sırları 1

Geçenlerde bir vesileyle tanıştığım Sevgili Meral Geylani’den öğrendim bu küçük sırrı. Sıktığınız limonların kabuklarını bir poşete koyup buzlukta saklayın. Bulaşık makinesini çalıştırmadan hemen önce donuk haldeki limon kabuğunu kaşıklığın içine yerleştirin. Hem bulaşıklarınız mis gibi limon koksun hem de koku gidericilere vereceğiniz para cebinizde kalsın. Ben limonun yanı sıra portakal kabuklarını da kullanıyorum.  

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Kuskus Salatası

Maalesef uzunca bir ara verdim yine. Bloga baktım da hiç salata tarifi yazmamışım. Bunun üzerine hemen dosyalarımı hızlıca taradım ve tamamen benim uydurduğum bu tarifi buldum. Maalesef elimde yalnızca, yaklaşık 4 yıl önce bu salatayı ilk kez yaptığım zaman heyecanla ama kötü bir makineyle çektiğim kötü bir fotoğraf var. Daha sonra bir çok kez yapmış olmama rağmen fotoğraf çekmeyi hep unutmuşum, nedense. Bizim evde yemeklerin fotoğraflarını daha mutfaktayken çekmek gerekiyor. Çünkü sofraya geldiğinde çok geç oluyor:) Tarif, açık büfe davetler için ideal ve yeme kapasitesine bağlı olarak 4-6 kişilik.
Malzemeler: 1 su bardağı kuskus, 2-3 yemek kaşığı yoğurt, 1 tatlı kaşığı hardal, 2 orta boy rendelenmiş havuç, 1 orta boy rendelenmiş salatalık, 1 kırmızı biber, 1 limon suyu, zeytinyağ, tuz.
Yapılışı: Kuskusu haşlayıp süzün ve soğumaya bırakın. Kırmızı biberi incecik doğrayın. Salatalık ve havuçları rendeleyin. Soğumuş olan kuskusla karıştırın. Bir başka kasede yoğurtla hardalı iyice karıştırıp, limon, tuz ve zeytinyağını ilave edin ve sebzelerle karıştırılan kuskusun üstüne dökün ve karıştırın. Geniş bir salata tabağının dibine arzuya göre marul yaprakları serilip salata bu yaprakların üstüne konarak servis edilebilir. Afiyet olsun!

6 Mayıs 2010 Perşembe

Güldoş’un Islak Keki

Ben bu keki çok severim. Ne zaman İstanbul’a gitsem 1. Annemin zeytinyağlı sarmasını (tarifi yolda), 2. Gülsoş’un (küçük ablam) elmalı payını (daha önce tarifini vermiştim), 3. Güldoş’un (büyük ablam) ıslak kekini (aşağıda tarifini veriyorum), yemeden dönmemeye çalışırım. Bizim gibi çikolatalı, kakaolu tarifleri seviyorsanız –ki burada biz, meleğim ve ben oluyoruz ama ailenin tamamını bu denkleme ilave edebiliriz, çünkü herkes çok seviyor- kesinlikle tavsiye ederim. Üstelik yapılışı da çok kolay. Fotoğraftaki keki ablam İstanbul’a son gidişimde yapmıştı ve fotoğrafı çektikten 10 dakika sonra kekten sadece 2 dilim kalmıştı:) Her tarifte olduğu gibi bu tarifte de yapılanın tadını özel kılan şey, Güldoşumun isteyerek, zevkle yapması. E, haliyle biz de zevkle ve fena halde isteyerek yiyoruz, hem de her seferinde:) Ben bir oturuşta en az 2 kişilik yediğim için bu kez tarifin kaç kişilik olduğunu bilemeyeceğim:)
Malzemeler: 4 yumurta, 2 su bardağı toz şeker, 1 su bardağı süt, 1 su bardağı sıvı yağ, 3 yemek kaşığı kakao, 2 su bardağı un, 1/2 paketten biraz fazla kabartma tozu.
Yapılışı: Yumurta ve şekeri iyice çırpın. Üzerine süt ve yağ ilave edip çırpmaya devam edin. Kakaoyu ekleyin. Bu karışımdan bir su bardağı kadar alıp bir kenara ayırın. Kalanına un ve kabartma tozu ilave edin. Yağlanmış kek kalıbına döküp önceden 170-180 derecede ısıtılmış fırında pişirin. Piştikten sonra kalıbı ters çevirip servis tabağına alın. Üzerini bıçakla birkaç yerden delip ayırdığınız kakaolu karışımı kekin üzerine dökün. Soğuğunca servise hazır demektir. Afiyet olsun!

2 Nisan 2010 Cuma

Portakal Soslu Tavuk

Bugünkü yemek tarifimizin sosu kış boyunca neredeyse her çeşit tavuk etine kondu tarafımdan. Misal dün akşam, torbada pişirdiğim tavuk butlarında da bu sosu kullandım ve yemeği yerken artık portakalların suyu çekilmeden şu tarifi sabah bloga bir yazıversem dedim. Neredeyse akşam oluyor ancak vakit bulabildim, Selin uyurken. Ben yanına tel şehriyeli pilav ve üzümlü cevizli yeşil salata yapmıştım(bkz. fotoğraf), tavsiye ederim. Tarif bizim için 2,5 kişilik.
Malzemeler: 4 tane ince tavuk göğsü, 1/3 su bardağı portakal suyu, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, ½ yemek kaşığı sarımsaklı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı kekik, tuz, karabiber.
Yapılışı: Uygun boyutta bir borcama üzerine bir kaç çentik attığınız tavukları yerleştirin. Bir bardakta karıştırdığınız portakal suyu, zeytinyağı, kekik ve baharat karışımını üzerine dökün. Borcamın üstünü şeffaf folyoyla kapatıp yaklaşık 1 saat kadar buzdolabında bekletin (marine edin). Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında 30 dakika pişirin. Afiyet olsun!

25 Mart 2010 Perşembe

Kırmızı Biber Mezesi

Ben kırmızı biberi çok severim. Mümkünse her yemeğe katmak isterim. Aşağıdaki tarife de sarımsaklı olmasına rağmen bayılırım. Ben iki sebepten sarımsak yerine sarımsaklı zeytinyağı koymayı tercih ediyorum. Birincisi daha hafif oluyor, ikincisi yedikten sonra ağzınızda sarımsak kokusu oluşmuyor. Bilhassa davetler için çok pratik ve lezzetli bir ikram.
Malzemeler: 10 adet büyük közlenmiş soyulmuş kırmızı biber, 100 gr. ince çekilmiş ceviz, ½ çay bardağı sarımsaklı zeytinyağı, arzuya göre tuz, kekik veya biberiye.
Yapılışı: Bütün malzemeleri rondoya koyun ve püre haline getirin. Tuzunu, baharatını damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Afiyet olsun!

19 Mart 2010 Cuma

Kuru Domatesli Tavuklu Makarna

Geçenlerde akşamın bir vaktinde, bel ağrısından iki büklüm, ne yiyelim diye düşüne dururken ve iki yemek birden yapmaya ne vakit ne de mecal yokken, evdeki malzemeler kullanılarak tarafımdan uydurulmuş bir makarna tarifidir ve 4 kişiliktir.
Malzemeler: 350 gr. burgu makarna, bir avuç dolusu kurutulmuş domates, 200 gr. bezelye, 1 kutu (200 ml.) krema, 250 gr. kuşbaşı tavuk, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 yemek kaşığı sarımsaklı zeytinyağı, tuz, karabiber ve yakışacağını düşündüğünüz bilumum baharat.
Yapılışı: Kurutulmuş domatesleri yayvan bir kapta kaynar suyun içine koyun ve 10-15 dakika yumuşamalarını bekleyin. Ardından bir taraftan makarnayı haşlarken başka bir tencereye zeytinyağını koyup tavukları 10 dakika çevirin. Yumuşamış domatesleri, bezelyeleri koyup 1-2 dakika daha birlikte çevirin. Kremanın tamamını ekleyin ve karıştırın. Karışım kaynamaya başladıktan 1-2 dakika sonra altını kapatın. Makarnayı süzün. Karışımı makarnayla arzu ederseniz tabağınızda karıştırabilir veya bu işlemi servisten önce tencerede yapabilirsiniz. Afiyet olsun!

Not: Eğer benim gibi makarna haşlarken kaynak suyu kullanıyorsanız makarnanın suyunu süzüp büyükçene bir kavanozda saklayabilir ve ertesi gün yapacağınız çorbaya veya yemeğe koyabilirsiniz.

9 Mart 2010 Salı

Günseli’nin Pratik Tavuk Yemeği

Yurtdışında yaşadığımız yıllarda tanıştığım ve çok iyi arkadaş olduğum sevgili Günseli Toker’e ait bu pratik tavuk yemeği tarifi çoğu zaman kurtarıcım olmuştur. Günseli bir saat içinde mesela 10 kişi için tatlısı dahil bilmem kaç çeşit meze, sıcak yemek yapıp şahane sofralar hazırlayabilen eli çabuk, maharetli kadınlardandır. Sanatçı ruhuyla hazırladığı sofralarının tadı kadar seyri de çok güzeldir. 2-21 Şubat 2010 tarihleri arasında sanatçı arkadaşlarıyla birlikte Lüksemburg’ta açtıkları Past to Present başlıklı serginin çok ses getirdiğini duydum. Lüksemburg’ta yaşarken birlikte önce mutfak alışverişi yapmaya markete gider, sonra da çok yorulduk diyerek kendimizi kafelerden birine atardık. Ne yalan söyleyeyim, zaman zaman Lüksemburg’u değil ama Günseli’yle yaptığımız kahve sohbetlerini pek özlüyorum. Tarif 3 kişilik.
Malzemeler: 3 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 büyük soğan, 3 adet kalçalı tavuk budu, 3 orta boy patates, 1 silme çay kaşığı kimyon, tuz, karabiber
Yapılışı: Soğanı küçük küçük doğrayın ve geniş bir tencerede, zeytinyağında sararıncaya kadar kavurun. Tavuk butlarını iyice yıkayın ve soğanların üzerine yerleştirin. Tavukların üzerine kimyon, tuz, karabiber serpin. Orta ateşte yaklaşık 4-5 dakika pişirdikten sonra tavukları çevirin ve orta büyüklükte kuşbaşı doğranmış patatesleri koyup yarım çay bardağı su ekleyin. Hem tavukların öbür yüzlerine hem de patateslerin üzerine yine baharatlardan serpip kısık ateşte tavuk etleri yumuşayana kadar pişirin. Afiyet olsun!

15 Şubat 2010 Pazartesi

Dereotlu Kabak Çorbası

Bu aralar ailecek toparlanmaya çalışıyoruz. Diğer blogumda anlattığım sebeplerden son günlerde çorbasız bir akşam geçirmiyoruz. Hele ben, bu kronik faranjit ve ağzımın her tarafını kaplayan aftlar yüzünden hiç bir şey yiyemiyorum ve tabii yine 5-6 günde 2 kilo kaybettim. Su bile içerken canım yanıyor, boğazım ağrıyor. Çorba içerken de zorlanıyorum ama işte ittire kaktıra ılık ılık içmeye çalışıyorum. Kilo verdiğime sevinemiyorum, çünkü bu kadar sağlıksız bir şekilde verilen kiloların hemen geri alındığını gayet biliyorum. Baktım bu hafta en popüler yemeğimiz çorba olmuş, ben de bir çorba tarifi vereyim dedim. Herhalde herkesin bil(me)diği veya kendine göre yaptığı bir çorbadır bu. Malzemelerin miktarları tamamen benim uydurmam. Bir iki kere daha az/fazla kabakla veya daha fazla dereotuyla denemeler yaptım ama pek beğenmedim. En uygun bileşim bu, bence. Kolaylığı ve sadeliği yüzünden ben pek severim bu çorbayı. Haa, bir de aslında adı kabak çorbası olmasına rağmen girdiği her yemeğe başka bir tat katan dereotunun başrolü kapmış olmasını...
Herkesin çorba içme kapasitesi farklıdır ama yine de tarif 6-8 kişilik diyebilirim.
Malzemeler: 5-6 adet orta boy kabak, 1 büyük soğan, 1 su bardağı tavuk suyu, ½ demet dereotu, tuz, karabiber.
Yapılışı: Derin bir tencereye kalın kalın doğranmış soğanı ve kabakları koyup tavuk suyunu ve kabakların üzerini geçecek kadar su koyun, tuz ve karabiberi de ekleyin. Kaynamaya başlayınca dereotunu bütün olarak ekleyin. Soğan ve kabaklar tamamen yumuşayınca karışımı blendırdan geçirin. Arzu ettiğiniz koyuluğa göre sıcak su ilave edip bir taşım daha kaynatın. Üzerine kırmızı biberli kızdırılmış tereyağ koyup servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!

7 Şubat 2010 Pazar

Ayva Marmelatı

Blogumu takip edenler bilirler, ben şekerden haz etmem hatta fazla şekerden korkarım. Bu yüzden verdiğim tariflerdeki şeker miktarları konusunda hep uyarıda bulunurum. Bu sefer de aynı şeyi yapacağım. Tarifteki şeker miktarı sizi yanıltmasın, yanlış değil. Nihayet söz verdiğim bir tarifi daha yazdım, pek rahatladım.
Malzemeler: 2,5 kg. ayva, 1 kg. toz şeker, 1 çubuk tarçın, 7-8 tane karanfil, 1 limonun suyu
Yapılışı: Ayvaları elde veya makinede rendenin en ince tarafıyla rendeleyin. Ayva rendesini genişçene bir tencereye koyun, üzerine de şekeri serpiştirin. 6-8 saat gibi bir süre bekletin. Tencereye tarçın ve karanfilleri koyun. Önce kaynayana kadar yüksek ateşte tutun. Kaynar kaynamaz ateşi kısın ve çok kısık ateşte ağır ağır ayvalar yumuşayıncaya ve karamelimsi bir yoğunluğa erişinceye kadar arada sırada şöyle bir çevirerek pişirin. Altını kapattığınızda 1 limonun suyunu ekleyip iyice karıştırın. Marmelatı temiz ve kapağı yeni kavanoz(lar)a koyup ılınmaya bırakın. Afiyet olsun!

4 Şubat 2010 Perşembe

Selin'in 2. Yaş Günü Menüsü

Bugün Meleğimin 2. Yaş gününün menü detaylarını yazacağım. Parti boyunca oradan oraya koşturmaktan ikramların tek tek fotoğraflarını çekemedim. Teoman’ın yemeğe başlamadan önce çektiği 2-3 kare olmasaydı bu yazıda sadece pastanın resmi olacaktı:) Tuzlularla başlayalım.
1. Annemin Pırasalı Karmacası,
2. Tarçınlı Peynirli Kurabiye
3. Neslihan’ın Kabaklı Patatesli Keki
4. Güneş’in Mercimek Köftesi

Annemin meşhur Pırasalı Karmacası arkadaşlarımın çok beğendiği benim de pek besleyici bulduğum bir tarif -ki daha önce blogumda yazmıştım. Bu sefer çocuklar için ayıcık şeklindeki kek kalıplarımı kullandım. Ayıcıklara çocuklardan çok annelerin ilgi gösterdiğini özellikle belirtmek isterim:)

Tarçınlı Peynirli Kurabiyenin tarifi de yine blogda var. Paşabahçe’den aldığım rakamlardan oluşan kurabiye kalıplarından 2’yi ve yıldız şeklini kullandım.
Kabaklı Patatesli Kek için Neslihan’ın tarifi göndermesini ya da kendi blogunda yazmasını bekleyeceğiz. Neredeyse her buluşmada bunu yapmasını istiyoruz Nes'ten. Ne zaman bıkacak bilmiyorum ama biz yemeye doyamıyoruz.
Güneş’in Mercimek Köftesinin tarifini de ilk görüşmemizde alıp bloga ekleyeceğim. Sağolsun cuma akşamı arayıp "ben de bir şey yapayım, mesela mercimek köftesi" deyince hemen atladım tabii:) Ben mercimeğin her türlüsünü ama bilhassa köftesini çok ama çok severim. Yapar mıyım? Çok ender. Neden bilmiyorum. Hımm, bunu düşünmem gerek:)

Tatlılar kısmındaysa,
1. Umur’un Limonlu Kurabiyesi
2. Portakallı Bademli Kek
3. Beyaz Çikolatalı, Frambuaz ve Fındıklı Browni
4. Doğum Günü Pastası
vardı.


Umur’un Limonlu Kurabiyesinin tarifiyle başlıyorum. Umur’un dediğine göre orijinal tarifte 2 tatlı kaşığı da haşhaş varmış ama bebişleri düşünerek koymamış.
Malzemeler: 2 su bardağı un, 1 paket kabartma tozu, 1 limonun rendelenmiş kabuğu, 100 gr yumuşatılmış margarin, 1 su bardağı toz şeker, 2 yumurta sarısı, 1 yumurta, 1,5 tatlı kaşığı limon suyu
Yapılışı: Un, kabartma tozu, rendelenmiş limon kabuğu (ve haşhaş) bir kapta güzelce karıştırılır. Bir başka kapta da margarinle toz şeker mikserle çırpılır. Bu karışıma yumurta sarıları, yumurta ve bir de limon suyu eklenir. Sonra unlu karışımla birleştirilip yumuşak bir hamur haline getirilir. Fırın tepsisine yağlı kağıt serilir. Ceviz büyüklüğünde parçalar yerleştirilir ve önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dakika pişirilir.

Fotoğrafta kuzu şeklinde olması gereken Portakallı Bademli Kekler ve tarifi bana ait. Çocukların hoşuna gider diye yazın Real’den aldığım kuzu kalıbını kullanayım dedim. O güne dek hiç bir sorun çıkmamıştı ama aksilik bu ya, kafaları koptu kopacak şekilde zar zor çıktılar kalıptan. Ben de üzerini kapatmak için Dr.Oetker’in vanilya sosundan beyaz bir krema hazırladım. Ama açıkçası bildiğim klasik pasta kremasından yapsaymışım daha güzel olurmuş. Çünkü bir hayli katı yapmama rağmen sos yine de kuzuların üzerinden aktı. Hoplayıp zıplayıp oynamaktan çocukların kuzu filan görecek halleri olmadı neyse ki. Ayrıca tadı da çok güzeldi. Aşağıdaki malzeme miktarları bildiğimiz standart kek kalıpları için. Ben kuzu kalıbı küçük olduğundan ve bir tane kalıbım olduğundan ölçüleri iki defada yarım yarım kullandım.
Malzemeler: 4 yumurta, 1 su bardağından 2 parmak eksik toz şeker, 1 portakalın kabuğunun rendesi, 2 portakalın suyu (1 su bardağı olmalı), ½ çay bardağı sıvı yağ, 100 gr. marzipan (badem ezmesi), 1 çay kaşığı badem aroması, 1 paket kabartma tozu, 3 su bardağı un.
Yapılışı: Portakalın kabuğunu rendeleyin ve sularını sıkın. Bir kapta önce yumurtaları 1-2 dakika çırpın, sonra şekeri ekleyerek yaklaşık 3-4 dakika daha çırpın. Portakal suyunu, rendesini ve sıvı yağı ilave edin. Marzipanı rendeleyip badem aromasını ekleyin. Kabartma tozuyla karıştırılmış ve elenmiş unu azar azar koyun. Karışımı yağladığınız kek kalıbına boşaltın. Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 35 dakika pişirin.

Son tarif olan Beyaz Çikolatalı, Frambuaz ve Fındıklı Browni’yi büyük bir risk alarak ilk defa denedim ve sonucundan çok memnun kaldım. Hem kolay hem lezzetli hem de değişik bir ikram oldu. Tarif The Australian Women’s Weekly’den çevrilmiş. Hürriyet Gazetesi’nin 2007 yılında verdiği bir ek, Morpa Kültür Yayınları basmış.
Malzemeler: 125 gr. doğranmış tereyağı, 200 gr. beyaz çikolata, ¾ su bardağı pudra şekeri, 2 adet hafifçe çırpılmış yumurta, ¾ su bardağı un, ½ su bardağı nişasta, 1 paket kabartma tozu, 100 gr. doğranmış beyaz çikolata (ekstra), ½ su bardağı kıyılmış fındık, 150 gr. taze veya dondurulmuşframbuaz, üzeri için 1 yemek kaşığı pudra şekeri.
Yapılışı: Fırını önceden ısıtın. Yuvarlak bir kek kalıbını yağlayın. Tabanını ve karşılıklı iki yanını yağlı kağıtla kaplayın. Tereyağı ve çikolatayı orta boy bir tencerede kısık ateşte benmari usulü karıştırarak eritin ve soğumaya bırakın. Diğer tüm malzemeleri de eritilmiş tereyağ ve beyaz çikolataya katıp karıştırın. Hazırladığınız karışımı kek kalıbına dökün, 170-175 derecede yaklaşık 40-45 dakika pişirin ve kalıpta soğumaya bırakın. Üçgen şeklinde dilimleyip üzerine pudra şekeri serperek servis edin.

Doğum günü pastasını Umurcuğumun tavsiyesine ve tecrübelerine dayanarak Pilita Pasta Evi’ne sipariş vermiştim. Ne iyi etmişim! İnternetten yine Umurcuğumun bulduğu kızımın ‘piisi piisi’ diye bayıldığı Hello Kitty’li pasta, hem görüntü hem de tat olarak gerçekten çok güzeldi. Siparişim hakkında görüşmeye gittiğimde gösterdikleri ilgi ve misafirperverlikten de bahsetmeden geçemeyeceğim. İkram ettikleri salebin tadı da damağımda kaldı:) Ankara’da yaşayanlara Pilita Pasta Evi’nin pasta ve diğer çeşitlerini denemelerini hararetle tavsiye ediyorum.

7 Ocak 2010 Perşembe

Fırında Sarmısaklı Tavuk

Geçen hafta akşam yemeği için farklı bir tavuk yemeği pişireyim istedim. Uzun zaman önce yaptığım bu tarifle ilgili kenarına notlar almışım; tereyağını azalt, galeta ununu yarı yarıya kullan, 2 diş sarımsak yetiyor... Yılbaşını geçirmek üzere gelen ailemle birlikte kalabalık sayılırız diye tereyağını 100 gr. yerine 75 gr. koydum, sarımsağı 4 diş yerine 2 diş kullandım ama galeta unu miktarını değiştirmedim. Sonuç; notlar almakta haklıymışım, tereyağ yine de fazla geldi, galeta unu resmen ziyan oldu, sarımsak miktarıysa tam kararındaydı. Yine de çok lezzetli ve değişik bir yemek oldu. Aslında bu tarife Schnitzel’in sarımsaklı ve fırında yapılanı da denebilir. Fotoğraf iyi değil, maalesef. Son dakika da aklıma geldiği için borcamda kalan son iki parçayı alelacele çekebildim. Tarifin orijinali aşağıda, parantez içindekilerse benim önerdiğim miktarlar. Tarif 6-8 kişilik
Malzemeler: 3-4 (10) adet tavuk göğsü veya kemiksiz but, 1 (½) su bardağı galeta unu, 100 gr. (50 gr.) tereyağı (zeytinyağı da olabilir bence), 4 (2) iyice dövülmüş diş sarmısak, 8-10 dal yaprakları çok incecik kıyılmış maydanoz, 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karabiber
Yapılışı: Derin bir tabağın içinde galeta unu, tuz, karabiber ve maydanozları karıştırın. Bir tavada yağı eritip, dövülmüş sarmısakları ekleyip 1-2 dakika kavurun. Yağ ılınınca galeta unlu karışımın üzerine döküp iyice karıştırın. Tavukları bu karışıma iyice bulayıp, içini hafifçe sıvıyağla yağladığınız tepsiye (ben borcam kullandım) dizin. Fırını önceden 175 derecede ısıtıp 35-40 dakika kadar pişirin. Afiyet olsun!

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails